Evlen, askere git, çocuk doğur, kenara para at, büyüklerini ara… Birbirimizden çok şey beklemiyor muyuz? Hepimiz aynı şeyleri aynı sırayla yapmak zorunda mıyız? Peki ama hani biz diğerlerinden farklıydık?.. Her insan çok özeldi ve hiçbirimiz birbirimizin aynısı değildik?..
Mevcut toplum düzeni kafaları karıştırmaya, canımızı sıkmaya ant içmişken fotoğraflarıyla “Öyle şey olur mu, ben bir kadınım ve evlenmek zorunda da değilim, bir erkeği mutlu etmek zorunda hiç değilim, dediğiniz gibi giyinmeyebilirim, istediğiniz gibi davranmayabilirim, ben özgürüm, dilediğimi yaparım.” diyen bir fotoğrafçının uzun yıllar sürdürdüğü projesini sizlere sunmak istiyoruz.
Suzanne Heintz bir cansız mankeni çektiği self-portrelerde sevgilisi/kocası olarak konumlandırmaya başlayalı 14 yıl olmuş. Sanatçı kendisini karelere yerleştirse de projenin hiç de kendisiyle ilgili olmadığını dile getiriyor. Her birimizden toplumun neler beklediğini; bizi nasıl roller üstlenmeye; anne olmaya, baba olmaya, “ev geçindirme”ye, çocuk bakmaya zorladığını göstermeye çalışıyor fotoğraflarında.
İlk bakışta eğlenceli ve komik görünen fotoğraflara uzun uzun bakmaya ve altta yatan güçlü anlamları çıkarmaya davet ediyoruz sizi. Yorumlarınızı sayfanın sonunda paylaşabilirsiniz.
Başka N’olmuş: Kaza testlerinde kullanılan insan kadavrası halen direksiyon başında
görseller: boredpanda