Bir kulağınızda “Summertime and the livin’ is easy”, diğerinde “Uzanmışım kumsala, güneş damlar içime”… Ağustos ayındaki yıllık izninizi Haziran’a çekmeyi düşünüyor, final sınavlari biter bitmez parmak arası terlikleri nereden alacağınızı düşünüyorsunuz muhtemelen. Emin olun neredeyse hepimiz çok özledik sıcak kumlarda yanan ayaklarımızı tuzlu sularda serinletmeyi.
Etrafınızda iş gezisi dolayısıyla sizden önce sıcak kum-serin su muhteşem kombinasyonuna ulaşmış, “Seminer vardı aabi yoksa tabi beraber gideriz yine Antalya’ya!” diyenler varsa lütfen onlara hemen arkanızı dönün. Gelin birlikte aşağıda paylaştığım eski İstanbul plajlarından fotoğraflara bakalım birlikte. İstanbul’un surların dışına henüz azıcık taştığı zamanlardan bu fotoğrafların çoğu. Pek çoğumuzun nadiren uğradığı tarihi yarımadanın İstanbul kabul edildiği, isminde “köy” taşıyan şimdiki semtlerin gerçekten köy olduğu zamanlar…
“Derya hamamı” kültürünün hakim olduğu (etrafı çevrili plajlarda kadınlar ve erkekler ayrı denize girer, özellikle kadınların olduğu bölümlerin etrafında bekçiler gezer, olası bir gözetleme durumuna karşı tetikte beklerlermiş) 20. yy Osmanlisi’ndan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında çekilmiş fotoğraflarla sizi baş başa bırakıyorum.