Kamila Stanley geçtiğimiz sonbaharda İstanbul’u ve daha sonra Antalya ve İzmir’i, Kapadokya’yı gezip fotoğrafladı. O günlerde ülkeye hakim olan iç karartıcı gündemin inadına günlük hayatın absürd anlarına, etkileyici manzaralara odaklanan fotoğrafçı 35 mm makinesiyle sürekli yollardaydı. Bazen bir öğrenci evinde bazen de bir pansiyonda kaldı.
Siyasi ve kültürel anlamda arada sıkışmış kalmış biz gençleri fotoğraflarken, yol üzerindeki sessiz ve bir şekilde ürpertici benzin istasyonunda da eli deklanşörün üzerindeydi. Sonuç mu? Hava sıcaklığı ve ucuz film sebebiyle ortaya çıkan pastel tonlarda bir garip Türkiye…
h/t: vice
Başka N’olmuş: Claudius Schulze’nin objektifinden “dünyanın arzuladığı şehir” İstanbul