“Yaşam için aşık kalabilen ender şairlerden biri”: Federico Garcia Lorca
Ve kızının adını “ Lorca” koyan görkemli bir adam: Leonard Cohen
Kurduğumuz düzenin sorgulanamaz ya da en azından çok az sorgulanabilir olması kuralının sınırlarını zorlayan ve yaşadığı toplumun çoğunluğu diye nitelendirilebilecek bir kesim tarafından kurşuna dizilmiş bir şair ve oyun yazarı, Lorca… Hiç kuşkusuz, bu duruşuyla ve bu duruşu yansıttığı şiirleriyle bir başka şair olan Leonard Cohen’i derinden etkilemiştir. Cohen “Federico Garcia okumaya başladığımda on beş yaşındaydım. Lorca’nın şiirlerinin benim yazdıklarım üzerinde belki de büyük bir etkisi oldu.” der.
Leonard Cohen, “eşcinsel, dinsiz ve ahlak yoksunu Lorca”nın evinden Federico Garcia Lorca’nın evi mertebesine erişmiş ve şu an müze olarak kullanılmakta olan o yerde.
Cohen, Lorca’nın kendisine ilham olduğundan sıkça bahsetmiştir: “Onun beni çağırdığı bir dünyada ben kendimi evimde hissettim. Görüntüleri dokunaklı ve gizemliydi. Ben de mümkün olduğunca böyle bir şey yazmak istedim.”
Bu ilham öylesine bir noktadadır ki Cohen, Lorca’nın bir şiirini önce İngilizce’ye çevirmiş, sonra da bestelemiştir:
Federico Garcia Lorca’nın yazdıkları Franco İspanya’sında ona karşı büyük baskılara yol açtıysa da Leonard Cohen, Lorca’dan aldığı esinle başladığı yolda Kanada’nın en büyük sivil şeref madalyası olarak kabul edilen “Companion of the order of Canadian” ile ödüllendirilmiştir.
“Lorca, yaşam için aşık kalabilen ender şairlerden biridir.” Cohen’in hayatından bir Lorca geçer. Bizim hayatımızdan da bir Cohen…
“Dance me to the children who are asking to born
Dance me through the curtains that our kisses have outworn
Reise a tent of shelter now, through every thread is torn
Dance me to the end of love”