1960’lardan itibaren pek çok sanatçı, “minimalist akım”dan etkilenerek sade ve nesnel eserler üretti. Geometrik formaların dinamizmini kullanma odaklı yapılan işler, bu akımın temelini oluşturur. Ana hatların dışındaki detayları, izleyicinin duygu ve zihin gücüyle tamamlaması beklenir. “Less is more.” (Az çoktan fazladır.) sloganı ise bu hareketin düşünce yapısını özetler. Minimalist felsefenin etki etmediği alan kalmadığı şimdilerde, biçimciliğe karşı doğan bu akımın ses getiren 8 kadın sanatçısına ait “mini” liste…
Mary Corse, A.B.D.
Işık ve derinlik algısıyla iyi oynayabilen Corse’un işleri, kendi zaman dinamiğini yaratabiliyor. Sanatçı, “Mekân neredeyse zaman oradır.” diyor.
İsimsiz, 1968
İsimsiz, 2000
Nasreen Mohamedi, Pakistan & Hindistan
Dünya’nın en renkli coğrafyasında yetişmesine rağmen lineer form ve monokrom çizgide hayranlık uyandıran sanatçının hem The Metropolitan Museum of Art (New York) hem de Kiran Nadar Museum of Art (New Delhi) müze koleksiyonlarında eserleri bulunmakta.
Boards, 1973
İsimsiz, 1970
Charlotte Posenenske, Almanya
Farklı yapı malzemelerini bir arada kullanarak oluşturduğu eserleri aynı zamanda bütünden ayrı konumlanabilen objeler haline de dönüşebiliyor. 1968 yılında sanatçının yazdığı manifesto, sanat izleyicisinin dilediği gibi bu parçaları düzenleyebilmesine izin veriyor.
Square Tubes, 1967
Carmen Herrera, Küba
İlk işi 89 yaşındayken satın alınan ve daha öncesinde hiç tanınma fırsatı bulamayan Kübalı Herrera, mimari formları işlerin temeline koyuyor.
Black & White 2009
Agnes Martin, Kanada&Meksika
Çalışmalarında renk ve çizgi seçimlerini oldukça az tutan Martin, boşluk ve metafizik ögelerini kullanarak izleyicide duygu arayışına yön vermeyi amaçlıyor. Sanatçı işleri hakkında, “Benim resimlerim görünene dair değil, zihinde sonsuza kadar bilinene dair.” diyor.
Little Sister, 1962
Words, 1961
Noemi Escandell, Arjantin
İlk defa 1967 yılında tanınmaya başlayan sanatçı, devletin sansür ve hegemonik yasaklarına rağmen çalışmalarına hiç ara vermemiş. Berlin Yahudi Müzesi’nde sergilenen “X” adlı kült işiyle adından çokça söz ettirir.
Displacement, The Jewish Museum
Jo Baer, A.B.D.
1983 yılında Art in America yayınlanan makalesinde kendini merkeze koymaktan uzaklaşıp neyi “doğru” yapmak istediyse onu resmettiğini ifade eder.
In the Land of the Giants (Spirals and Stars), 2012
Anne Truitt, A.B.D.
Hemşirelik, çevirmenlik, gazetecilik deneyimlerinden sonra 1949’da Institute of Contemporary Art, Washington, D.C’de heykel eğitimi alır. Ahşap konstrüksiyonları renk katmanlarına boyayarak çalışmalarını tamamlar. Renk ve madde arasındaki duygu geçişine vurgu yapan eserleri en son FOG Design+Art 2017’de sergilendi.
Knight’s Heritage
Çizimler, Stephen Friedman Gallery
h/t: artsy
Başka N’olmuş: Evini küçültüp hayatını büyütmek isteyenlere 10 ilham verici söz