“Hayat delilerle doludur; bunlardan birine rastlamak istemeyen yalnız kendi evine hapsedilmekle kalmamalı, aynı zamanda bütün aynalarını da kırmalıdır.” diyen Fransız şair Nicolas Boileau-Despréaux’a “İyi de belki bazen delirtiyorlardır zorla, ha?” diye karşılık vermek için 304 yıl kadar gecikmişiz. Olsun. Biz de MFÖ’ye eşlik ederiz isyanımızı seslendirmek için: “…Bizlerin bizlere oyunu bu / Deli diye kesip atmak işin kolay yolu / Bunun bir başı sonu yok mu / Sebepsiz sonuç olur mu / Deli deli kulaklari küpeli…”
Avusturyalı fotoğraf sanatçısı Thomas Windisch İtalya’nın 1978 yılında yasalar gereğince kapatıldıktan sonra terk edilen akıl hastanelerini fotoğraflamış. Hasta yataklarından, tekerlekli sandalyelere, tıbbi ekipmandan, dökülmüş duvar boyalarına kadar bulduğu her şeyi başarıyla kareleyen sanatçı adeta bir gerilim filminin mekan arayışı için çalışmış.
Terk edilmiş mekanların gizemli hali bu kez mekanların bir zamanlar akıl hastanesi olmasıyla daha da ürpertici hale geliyor. Her bir köşesinde orada nefes alıp vermiş yüzleri görmenin mümkün olduğu fotoğraflarda doğal ışığın kullanımı da karelere verdiği doğallıkla birlikte insanı yakalayan bir atmosfer meydana getiriyor.
Başka N’olmuş: Terk edilmiş ya da unutulmuş bu mekanlarda bizleri çeken şey ne?
fotoğraflar: Thomas Windisch